
Bu yazıda sizinle bir

Rabbin balarısına vahyetti:
“Dağlardan, ağaçlardan, insanların kurduğu kovanlardan kendine evler edin

Bahar ve yaz mevsimlerinde hayata gözünü açan bir balarısı, bu

Yoğun bir mevsimde hergün 1500-2000 balarısı

Bir balarısının ne anlam ifade ettiğini çözebilmek için, üç şeyi bir arada incelemek gerekir:
1. Balarısının kendisini ve yaşayışı
2. Balarısının toplum düzeni ve işleyişi
3. Balarısı ile dünya

Onun tarlalarda çiçek çiçek dolaşıp topladıklarını bize bal olarak sunuşu gibi, bu minik şefkat ve muhabbet makinesinden böyle bir ibret çıkarmak da insana yakışan şey olsa gerek...Şimdi bir balarısının hayatına biraz göz atalım ve bu mükemmel bir şekilde donatılarak yaratılan varlığın akıl almaz bir şekilde doldurduğuhayatını inceleyelim.
.jpg)
Burada Bir balarısı, kraliçe arının bir yumurtasının sperm keseciklerinden gelen bir spermle döllenmesi sonucu oluşur. Bu döllenme sonucu dişi bir arı meydana gelir. Yani kraliçe bu döllenmeyi gerçekleştirmezse, gerçekleştirmemek kendi elinde, yani sperm keseciklerinden spermi göndermezse, meydana gelecek arı erkek arı olacaktır. Kraliçe arı bu döllenmiş yumurtayı balarıları (dişi arılar )

Arının bundan sonra organelleri, molekülleri işbirliği yapmışcasına durmaksızın çalışmaya başlıyorlar ve tabir yerindeyse arıyı programlıyorlar.
Bu programın içinde polarizasyon düzlemi, rüzgar ayarları, kovan sıcaklığı, güneşin yıllık ve günlük hareketleri, soğutma ve havalandırma prensipleri, parlamenter demokrasi, yatırım ve pazarlama araştırma metodları...
Bunlar gibi, bizim uğrunda yıllarca dirsek çürüttüğümüz “modern” kavramları, belkide henüz arıya bile benzemeyen bu arıcık öğrenmeye başlıyor.
Arı peteğe girdikten üçgün sonra günde yaklaşık 1300

Vitamin ve protein yönünden son derece zengin ve besleyici, mayonez kıvamında bir yiyecek.
Bu yiyecek aslında sadece kraliçeye has bir yiyecek fakat hızlı gelişme için larva halindeki arılara günde 1300 defa veriliyor.
Larva dönemi bitene kadar boşaltım sistemi gelişmiyor. Çünkü hemşire arılar

Bu işlem günde bin defadan fazla tekrarlanıyor.
Eğer bu aşamada boşaltımsistemi normal şekilde fonksiyonunu yerine getirmiş olsaydı, artık maddeler ve besin karışacak, bu da ortaya hiç de sağlıklı olmayan bir durum çıkaracaktı.
Arının gelişiminde, diğer arılar herşeye dikkat editorlar.

Sıcaklar arttığı zamanlarda kanat hareketleriyle ısıyı düşürüyorlar.
Bir arının en iyi bir şekilde petekten çıkması için gerekli sıcaklık 35-36 C dir. Bu sıcaklık sağlanamazsa ya ölümler olur, veya bozuk kanatlı arılar dünyaya gelir.
Gelişme devam ettikçe yiyeceklerde de değişmeler oluyor. Artık arı sütü yerine, bal ve çiçek tozu karışımı bir “arı ekmeği” sunuluyor. Bu arada kovanın iç hizmetlerinde 30 bin, dış hizmetlerinde 15 bin arı görev yapıyor ve görevler de sürekli olarak kaydırılıyor. Belli zaman sonra diğer arılar petekleri balmumuyla kaplarlar ve artık larvanın dışarıyla irtibatı kesilmiştir ve gelişimini

Arının başında üç minik göz, iki tane de petek göz var. Küçük gözler ışık seviyesini

Arının gözlerinin dışında, mükemmel bir şekilde yaratılmış üç bacağı, bu üç bacak gözlerine dolan çiöek tozlarını, anten bakım ve temizliğini ve balmumunu orta bacaktan temizleyecek fırçalar, taraklar şeklindedir. Anten 11 parçaya ayrılmış bir bölümden oluşuyor ve en önemli dokunma organı. Ağız bülümü ise oldukça ayrıntılı bir yapı sergiliyor.
Balarısının bütün hayatı boyunca yerine getireceği en karmaşık işlerin altından

Bizim balarısı hemen temizlik işlerine başlıyor. İlk iş temizlik, yeni boşalmış peteklerin içi temizlenecek ve dezenfekte edici tükürüğüyle silip parlatacak, Böylece, gelişmelerini tamamlamış balarılarından artan petekler, yeni



Buradaki nektarın tamamını ( max. 70 miligram ) hortumlayıpkendi bal midesine dolduruyor. Kovanda balın depolandığı bölümde naktarı çıkarıp tükürüğüyle ve özel salgılarıyla ıslatarak onu çiğniyor ve tam yarım sürüyor bu çiğneme işi.

Bu görevlerin arasında bazı cenaze işleri

Daha sonra arıda balmumu üreten keseler devreye giriyor ve bizim balarısı arısütü üreten salgı kapanması gibi balmumu üreten bezleri kapanana kadar


Balarısı artık kovan dışında uçuşlara başladı. Ama bu uçuşaların amacı ne çöp

Balarısı, artık asker. O şimdi kovanın önünde nöbet tutuyor ve kovanı yabancı böceklerden, haşerattan koruma görevini üstlendi. Sadece böcek ve diğer yaratıklara da değil, diğer balarılarıa karşı da korumak zorundalar. Ama burada çok önemli bir nokta var. Zaten birbirleriyle tıpatıp aynı yaratılışta oldukları için, pratikte buna imkanda olmaz. Bunun yerine, çok daha kolay bir yolla bir
Bu kokuyu taşımayan bir arının kapıdan içeri girmebilme şansı neredeyse hiç yoktur.
Nöbetin yanısıra keşif uçuşlarına devam ediyor. Balarısı artık kovan içi görevini tamamladı. Artık dışarı da nektar, polen ve çiçek tozu toplamanın vakti geldi.

Kapıda Nöbet, ek olarak çöp atma ve cenaze işleridir.
Balarısı artık dışarıda nektar, polen, çiçek tozu topluyor. Balarısı bir defa kokusunu aldığı bir yeri altı gün süreyle hafızasında tutabiliyor, eğer buraya üç defa gidip gelecek olursa, hatırlama süresi iki haftaya kadar çıkıyor.
Arı nektarın kaynağını eliyle koymuş gibi buldu. Kana kana şerbetinden içti çiçeğin. Sonra bir başkasına uçtu ve bir başkasına uçarken toza bulanmış bir hali vardı. Gariptir, temizliğe o kadar düşkün olan balarısı, çiçekten çiçeğe dolaşırken üzerine yapışan tozları kendisine hiç dert etmiyordu. Sanki o çiöek tozlarının üzerinde uçuş sonuna kadar kalmasını ister gibi bir hali vardı. İşte bizim için önemli noktalardan bir taneside budur.
Modern dünyada çiçek tozlaşmasının en büyük kahramanı olarak balarısını gösterecek olursak, mübalağa etmiş sayılmayız. Diğer bitkiler bir yana, insanlar için hayati önem taşıyan 100 kadar bitki, üremek için balarısının yardımına muhtaçtır. Elma, şeftali, armut, badem, erik, baklagiller ve daha âşina olduğumuz pek çok meyve, sebze ve ekin, balarısının tozlaşma listesine dahildir.
Normal olarak balarılarından, yaptıkları baddi değer itibariyle yüz misli kadar faydayı, bitkilermizin döllenmesinde elde ederiz. Eğer balarıları olmasaydı, biz insanların yiyeceği sadece tahıllar, belki biraz fındık, bir de yabani hayvanların etinden ibaret kalacaktı. Muhtemelen sebze ve meyve nedir bilemeyecektik. Gerçi çiçek tozlaşmasında 20-30 bin kadar arı türü ile pek çok böcek te rol alırlar. Fakat bütün bunların hiçbiri balarısını kadar vazgeçilmez değildir.

Güneş konumu ise, son derece karmaşık hesaplar içeren, ama balarısının son derece kolaylıkla çözümlediği bir başka bilmecedir. Balarısı bir noktaya yöneldiği zaman, o noktanın güneşe göre olan açısına göre yönünü bulur; bu noktayı tarif

Balarısı ise dünyanın neresinde olursa olsun, senenin hangi mevsiminde olursa olsun, günün hangi mevsiminde olursa olsun, ne takvimini şaşırır, ne de yönünü.
Balarısı, güneşin konumunu hesaplamak için güneşi görmeye bile ihtiyaç duymaz. Gökyüzünden küçük bir parça ona yeter de artar bile. Havanın kapalı olduğu olduğu olduğu durumlarda bile, bulutların arasından belirecek bir parça mavi gökyüzünden akseden polarize ışık, arıya polarizasyon düzlemini bildirir. Bu da ona ışığın asıl kaynağını, yani güneşin o anda nerede bulunduğu yeri gösterir. Örnek olarak bir balarısı sabah saat 09:00 civarlarında kovandan çıksa ve bir müddet sonra siz onu yakalasanız ve saat 16:45 civarlarında bıraksanız, arı güneşin o anki konumuyla yakalandığı zamanki güneşin konumu arasındaki farkı hesaplayarak kovanının nerede olduğunu hesaplayabilir ve kovanına ulaşabilir. Balarısı, polarize ışığı milyonlarca senedir tanıyor ve bunun hesaplarını son derece net ve hatasız bir şekilde yapıyor. İnsanların polarizasyon nedir bilmeden yeryüzünde dolaştığı binlerce yıl boyunca, balarısı bu hesapla içli dışlı yaşıyordu.
Artık balarıları polen, nektar toplama işinde iyice uzmanlaşınca ılaşabilecekleri
.jpg)
Ayrıca nüfusu yerinde yani 30 ile 40 bin balarısından oluşan bir balarısı topluluğunun bir gün içerisinde çiçek tarlalarına yaptığı seferleri uç uca ekleyecek olursanız, Dünyadan Aya kadar uzanan bir hat çizmiş olursunuz. Evet yanlış duymadınız Dünyadan Aya kadar... Böyle bir topluluğun günlük bal üretimi, şartlar elverdiğ takdirde, bir kilonun üzerine çıkabilir. Sezon boyunca ise, kendi ihtiyaçalrını giderdikten başka, insanlara da en az 30 kilo bal sunarlar. Oysa tek başına bir balarısının bütün ömrü boyunca kendi payına düşen bal üretimi, bir çay kaşığını ya doldurur ya doldurmaz. Kovanın bütün kuvveti iyi bir planlama, organizasyon, işbirliği ve dayanışmadan geliyor.
Balarısının bu mükemmel organizasyonundaki
en önemli pay, haberleşme

Bu arada kovan iyice hareketlendi, Nüfus 60 bine ulaştı. Ortam iyice kalabalıklaştı. Erkek arılar peteklerinden çıkarıldı. Erkek arılar her zaman meydana gelmezler. İhtiyaca göre kraliçe arı tarafından döllenmemiş yumurta erkek arılar için balarılarınkinden farklı petekler içine bırakılıp farklı bir besinle beslenirler. Belli zamana kadar bu erkek arıların hiçbir görevi yoktur. Diğer arıların yediği besinin de üç katını yerler.
Bu arada kraliçe arı bir düzine döllenmiş yumurtayı , döllenmemiş yumurtaları bıraktığı Ddönemde daha özel yapım peteklere bırakır ve bu peteklere bırakılan embriyolar sadece arı sütüyle beslenir ve sonunda buradan cıkacak olan aılar kraliçe arı adaylarıdır. Kraliçe arı bundan dolayı hem erkek arı peteklerine hemde kraliçe arı peteklerine yumurtasını bırakmıştır. Bundan anlaşılıyorki yolculuk var. Sonunda ayrılık vakti gelir. 60 bin arı kovana sığmaz olmuş. 20 bin arının ayrılması gerekiyordur. Kraliçe arı bunu önceden tahmin etmiş olduğundan zemin hazırlamış ve erkek ve kraliçe arı olacak petekleri doldurmuştur. Kraliçe 20 bin arısıyla görevini

Kısa bir not: Yeni kraliçe ne zaman tahta geçer?
1- Eski kraliçe ölürse
2- Eski kraliçenin yetersizliği, yönetimde başarısız olması
3- Kovanın kalabalıklaşması
Bizim kovanda üçüncü seçenek geçerliydi.
Gidenler gitti kalanlar kaldı.
Kalanlarda ise bir telaş vardı. Bu telaş ise yeni kraliçenin peteğinden çıkmak


Ayrılanlar ise yeni bir kovan bulma derdindeydiler. İstedikleri kovan 15 litreden küçük olmayacak, 50 litreden büyük olmayacaktı. Çünkü ısıtma ve soğutma problemleriyle karşılaşmak istemiyorlardı. Ayrıca güneye bakması ve girişin kovanın üstünden değil altından olmasını istiyorlardı. Sonunda istedikleri şekilde bir kovan buldular. İlk iş, tabii ki, temizlikti. Sonra çatlaklar ağaçlardaki reçinelerle kapatıldı. Kovanın bütün duvarları badanadan geçercesine dezenfekte edildi. Mantar ve haşereye karşı bitkisel ilâçlarla sıvandı. Keşif kolları etrafa dağıldı. Nektar, polen, su ve reçine kaynakları araştırılmaya başlandı ve yeni bir dünya daha kuruldu.
Eski kovanda ise yeni kraliçe ilk kez belki son kez ( Ama eski kraliçe ikinci kez çıkmıştı çünkü mecburdu kovan kalabalıklaşmıştı. ) kovanın dışına zifaf uçuşuna geçmiş oldu.
Yerden 5-6 metre irtifada uçraken, bir yandan da 20 kadar

Bu arada yeni kovanda bizim balarısı yaşlanmasına rağmen halâ aktif görevde, emekliye ayrılmadı ve keşif uçuşlarına, yani çiçek tarlaları bulmaya devam ediyor.
Eski kovanda genç kraliçe arının zifaf uçuşundan dönmesinden sonra 2-3 gün


Bir ömür geldi sona dayandı. Balarısı, her saniyesi en yüksek yoğunlukta yaşanmış altı haftayı gerise bıraktı. Altı hafta gerçi bize göre kısa bir süre; fakat bir arı için , kırk yıldan daha uzun sürmüş bir ömür sayılır.
Her ne olursa olsun, balarısının ömrü hayli bereketli geçti. Her günü planlı, her anı dolu, yaptığı her iş anlamlıydı. Zaman oldu, bir gün içinde binlerce yavrunun imdadına koştu arıcık. Zaman oldu kraliçenin saçlarını taradı. Zaman oldu kovanın kapısını bekledi. Zaman oldu oğula öncülük yaptı.
Dolaştığı çiçeklerin, bitkilerin, ağaçların sayısını bilen yok. Hiçbir iş için dudak bükmedi. Nektar, polen, su topladı kovana. Yeni tarlalar keşfetti, kovan olabilecek yerler araştırdı. Petek yaptı. Bal yaptı. Arı ekmeği, arı sütü yaptı.

Fakat ne kalmak onun elindeydi, ne de gelmek. Bu ikisi arasındaki yaptıkları da kendi iradesinin eseri değildi.
Bugün son seferined döndü arıcık. Su damlalarını güçlükle yere bırakabildi. Motor teklemeye başlamıştı. Kanatlar durdu önce. Sonra güçlükle birkaç adım attı. Gerisi gelmedi adımların. Bir süre öylece kaldı arıcık.
Bitkindi, yorulmuştu.
Dinlenmek istedi arıcık, ömründe ilk defa. Ve son defa.
İstediği oldu.
Yavaşça, sessizce, mutlu ve huzurlu, uykuya daldı mışıl mışıl.
O sırada, ondan birkaç santim ötedeki bir petekte, incecik bir pirinç tanesi çatladı.
Küçük mü küçük bir larva çıktı içinden.
Bir ömrün bittiği yerde, bir başkası yeniden başlıyordu.
