Bu gözlemlerim Şubat 2006 ile Temmuz 2007 tarihleri arasındaki zaman diliminde değişik melez ve yerli ırkların Çankırı da hobi amaçlı sabit arıcılıktaki gelişim uysallık ve bal verimleri ile ilgili bilgilerdir.
Burada herhangi bir ırk arının üstünlüğünü düşünmüyorum. Yazdıklarım melez ırkların ve yerli ırk arıların bölgemize kötü senelerdeki uyumları ile ilgili gözlemlerimdir.
Öncelikle yerli ırk diye isimlendirdiğim arılar bölgemizdeki arıcılardan 15 sene evvel almış olduğum ve bende 15 senedir bulunan tabi seleksiyon dışında dışarıdan getirmek suretiyle ana değişimi hiç yapılmamış kolonilerdir. Kendimde bulunan yerli kolonilerin ana değişimlerine müdahale edilmemiş ve içlerinden en fazla bal veren koloniler oğul verdirmek suretiyle çoğaltma yoluna gidilmiştir. Ayrıca arı sohbetlerinde ana değişimi yapmayanların ifadelerinden çıkardığım ve kendime göre yorumlarım ve sonuçlarıdır.
Özellikle burada dört ırkın bölgemizdeki durumlarından bahsetmeye çalışayım.
1- Kafkas Melezi: Bu melez ırkı iki senedir arılığımda bulundurmaktayım. Erken bahar gelişimleri çok yavaş ve zayıf. İlkbahar ortasında polen gelişinin hızlanması ile birlikte şerbetleme sonucu çok hızlı bir gelişim gösteriyorlar. Zamanında yapılan şerbetleme ile arı sayısı çok kısa sürede müthiş yükseliyor. Bal mevsimine yerli tabir ettiğim arılardan daha kalabalık bir şekilde giriyorlar. Özellikle şerbetleme sonrası polen gelmesi ili birlikte yavrulama tam bir harika. İki senedir kurak bir yıl olmasına rağmen gelişimini tamamlayan kolonilerden ortalamaya yakın bal almak mümkün. Uysallık olarak sert değil ama yumuşak bir ırk da sayılmaz. Bazı kolonilerden sebepsiz yere hırçınlık gösteren arılar çıkıyor. Bunu yiyecek kaynaklarının kıt olduğu aylarda daha fazla. Petek kabartma bölgemizde iki senedir olmuyor ama kabartılmış petekleri sırlaması çok güzel. Sonbaharda yapılan teşvik beslemesine tepkisi (genç arı yetiştirmesi ) orta Kışlama düzeyi iyi. Hastalıklara dayanıklılık orta derecede. Kireç hastalığı diğer kolonilere göre az Bu ırkın bal verimleri etkileyen en büyük etken baharın ortasında bakım ve şerbetlemenin hiç ihmal edilmemesidir.
2- Muğla Melezi: Bu ırk kendi bölgesinde harikalar yaratabilir ama bölgemiz için bana göre yüz üzerinden on. Bahar gelişimleri çok güzel diğer ırklara göre iyi sayılır. İyi bir bakımla kısa sürede çok kalabalık nüfuslara ulaşmaktalar. Ama bu ırkın bana en kötü yönü polen geldiği sürece son sürat çoğaltması Ama hasatta bal verimi diğer ırklara göre çok zayıf. Hatta kendilerini beslemeyecek durumda oluyorlar. Geçen sene sonbaharda 22 koloninin anaları imha edilerek arıları zayıf kolonilere arıları dağıtılmıştır. Kalan kolonilerse bal takviyesi ile bahar çıkmışladır. Süratle çoğalmalarından faydalanmaktayım.
3- Karniol Melezi: Bur ırk ile tanışmam geçen sene oldu. Gözlemlediğim kadarıyla bu ırkın en önemli özelliği bana göre az nüfus ile kışlayabilmesi ve her mevsim kendini garantiye alacak kadar kovanda bal bulundurmasıdır. Bu arının en güzel özelliği ise çok uysal ve yumuşak olması hatta sokma davranışını çok nadir göstermesidir. Bu melez ırk bölgemizde çok güzel uyum sağlamıştır. Özellikle ana ızgarası ile bal üretimimde harikalar yaratabilir. Ayrıca nüfusun çok fazla gelişmesi ile arzu edilirse Kafkas melezleri desteklenebilir. Bu arıların en güzel özelliklerinden biriside polen geldikçe muhteşem bir şekilde çoğalmalarıdır. Hastalık ve parazitlere ise diğer ırklardan daha fazla dayanıklı olup değişen hava koşullarına uyumları mükemmeldir. Tek olumsuz yönleri ise bölgemiz için ızgara kullanmadan bal almak zordur.
4- Anadolu Irkının Melezi: Bu arıların en iyi tarafının bu sene bal yok. Bal olmadı diye bir şey olmamasıdır. Her halükarda bu koloniler iyi bakımla sahiplerinin yüzünü güldürmektedir. Bu arılar kışın bölgemizde çok iyi kışlamaktadırlar. Erken baharda çok hızlı gelişmiyor ama polen kaynaklarının artması ile gelişmeleri doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu durum; nektar kaynaklarından bal gelmesi ile yavru üretimi en alt seviyeye inmektedir. Bu sebeple bal verimleri çok yüksektir. Öyle ki; bazen yirmi çıtalık bir kolonide beş çıta yavru bulmak çok zor iken oniki onbeş çıta ful bal yapmaktadır. Bu ırk kolonilerin nüfusları diğer koloniler gibi çok fazla oldukları söyleyemem. Temmuz ayından sonra nüfusları çok aşırı derece düşmektedirler. Kışa ise sekiz on çıtada girmekte ve bahara ise altı yedi çıtada çıkmaktalar. En kötü özellikleri ise çok hırçın olmalarıdır. İnsanı canından bezdirecek kadar. Sebepsiz yere insanı sokmaktadırlar. Öyle ki arılık kenarında dahi otururken gelip sebepsiz yere sizi sokabilmektedirler. Hastalıklara ve parazitlere ise orta derecede dayanıklı olup kireç hastalığına çok hassas olmaktadırlar. Bu arılar iyi senelerde ise muhakkak oğul vermektedirler. Oğul engellemesi yapılsa dahi bu seferde yeterli bal alınamamaktadır. Ama verdikleri oğullar kendilerine yetecek balı toplamakta bazen bal dahi vermektedirler. Bu ırk arılardan ne kadar üretilirse üretilsin anaç kolonilerin özelliğini gösterme oranı çok düşüktür. Laboratuar ortamında Sünni dölleme ile bu durum aşılabilir diye düşünmekteyim. Burada iş bu işe gönül veren insanlar ve arıcılık birliklerine düşmektedir.
Sonuç olarak; Arıcılık üzerinde çalışan tüm kişi ve kurumlara diyeceğim şudur ki Güzel TÜRKİYEM’ de sadece ne Kafkas nede Muğla arısı vardır. Her bölgeye uyumlu ekotip arılarımız da var. Lütfen bunlar kaybolmasın. Gerekli tedbirler alınsın. Arıcılık sadece gezgincilerin yaptığı arıcılık değildir. Sabit arıcılık yapanlar yok sayılıp göz ardı edilmesin.
ARI IRKLARI
JAPONYADA BAL ARILARININ EŞEK ARILARINA KARŞI KAZANDIKLARI ÜSTÜNLÜK
JAPONYA’NIN DÜŞÜK VERİM VEREN YERLİ BAL ARISININ EŞEK ARISINA KARŞI GELİŞTİRDİĞİ SAVUNMA MEKANİZMASI DAVRANIŞI YÜKSEK VERİMLİ AVRUPA BAL ARISINDA YOK.
Bal arıları doğadan topladıkları yiğeceklerini ve gelecek nesillerini korumak amacıyla bulundukları bölgedeki yırtıcı diğer canlılara ve zararlılara karşı savunma mekanizmaları geliştirmişlerdir. Japonya avrupa bal arısı ırklarının kendi yerli bal arısı ırklarından iki kat daha fazla bal ürettiğini görünce ülkesine avrupa bal arısı kolonileri getirmiştir. Aşağıda linkini verdiğim videoda gördüğünüz eşek arısı türü sadece japaonya’da yaşayıp boyu 5 cm olup bal arısının 3 katı vücut büyüklüğündedir.
Bu eşek arısı bal arısından çok daha hızlı ve kitin tabakası bal arısının sokamayacağı sertlikte olduğundan dolayı, eşek arısı kolonisi tarfından 30 bin arı sayısına sayip olan bal arısı kolonisini 3 saat içinde öldürebilmektedir. Eşek arıları bütün ergin arıları öldürdükten sonra kolonideki larva ve yiğeceği hasat ederek kendilerini ve gelecek nesillerini beslemektedirler.Video’nun ikinci kısmında ise Japonya’nın yerli bal arısının bu eşek arısına karşı nasıl savunma mekanizması geliştirdiği gösterilmektedir. Görüntülerde japon yerli arısının yuvasını keşveden eşek arısının çıkardığı kokuyu alan bal arısı kolonisi kolonideki diğer bireylere kanat titreşimi hareketi ile uyarmakta olduğunu görüyoruz. Bal arısı kolonisinin yuvasına giren eşek arısının üzerine bir çok arı çullanarak küme halini almaktadır. Kümenin ortasında bulunan eşek arısının bulunduğu kısımın sıcaklığı arıların uçus kaslarının titreşimi yoluyla üretilen ısı ile sıcaklık 45 0C’ ye kadar çıkartılarak eşek arısının ölmesi sağlanıyor. Bal arıları 48 0C’ye kadar olan sıcaklığa dayanabildikleri için bu olayda hiç bir zarar görmezler. Bu savunma mekanizması sayesinde, mesajcı eşek arısının kolonisindeki diğer eşek arılarına haber vermeden öldürülerek bal arısı kolonisinin hayatı kurtarılması sağlanmıştır.
Bu yazılanlardan ve videodadan anlaşılacağı üzere, bir bölgede yaşıyan yerli bal arısı ırkı yüksek verim vermiyor diye bu ırkı başka bölgede yüksek verim veren arı ırkıyla değiştirmeye kalktığımızda karşımıza çıkabilecek sorunlardan sadece birisini çok çarpıcı bir şekilde görüyoruz. Kendi bulunduğu çevreye yıllarca adapte olmuş arı ırklarımızı daha yüksek verim veriyor diye başka ırklarla değiştirme yerine bu ırkı saf tutarak üzerinde sadece ıslah ve melezleme çalışmaları yapıp verim özelliklerini artırmamız gerektiğini anlamış oluyoruz.
http://www.youtube.com/watch?v=JtFVQe4JRmAHANGİ IRK ARI