OĞUL MEVSİMİ
OĞUL NEDİR?
Koloni olarak yaşayan arılar yine koloniler şeklinde bölünerek çoğalır. Bu bölünme bir kısım arının, ana arıyla birlikte kovanı terketmesiyle oluşur. Koloninin bu şekilde bölünmesine oğul çıkarma denir. Kovanı terkeden yeni koloni ise oğul arısı şeklinde isimlendirilir.
Oğul mevsimi arıcının arılıkta en yoğun çalıştığı dönemlerden birisidir. Bu süre içinde kovanların kontrolü iyi yapılmalı ve günün belirli saatlerinde muhakkak arılıkta bulunmaya dikkat edilmelidir.
İlkbaharda süratle çoğalan ve artık kovana sığamayan arı kolonisi oğul çıkarma hazırlıklarına başlar. Özellikle bal kaynaklarının çok olduğu ve mevsimin de müsait olduğu senelerde bu olay çok sık görülür. Oğul mevsimi genelde Mayıs ayının başından Haziran ayının ortalarına kadar devam eder. Bu dönemin başlangıcı ile bitişi iklim, hava ve coğrafi şartlara göre değişir. Nektar akımının doruğa çıktığı büyük bal toplama mevsiminin başlamasıyla oğul mevsimi de sona ermiş olur.
Koloninin oğul çıkarma hazırlığına başladığının en önemli işareti kuluçkalık çerçeveleri üzerinde görülen ana arı memeleridir.
Normalde her kovanda bir tane ana arı bulunur ve bu ana arı başka bir ana arı ile karşılaştığında aralarında ölümüne bir savaş başlar. Kovandaki ana arı, işçi arılar tarafından yapılan yeni ana memelerine bile tahammül edemez ve tahrip etmeye çalışır. Ama oğul mevsiminde işçi arılar yeni ana arı üretmek için peteklerin alt kısımlarında, yüksük şeklinde ana arı hücreleri yaparlar ve ana arının bu hücreleri tahrip etmesini engellerler.
Genç ana arı çıktığında işçi arılar bunların kavga etmesine izin vermez. Buna sinirlenen eski ana arı yumurtlamayı ve beslenmeyi bırakır. Zayıflayarak uçmaya hazır hale gelir. Havanın müsait olduğu bir gün yanına bir kısım işçi arıyı da alarak kovanı terkeder. Ana arı çevrede müsait bir ağaç dalına konar. Kendisini takip eden diğer arılar da üstüste konarak küme şeklinde bir salkım oluşturur. Salkım şeklindeki oğul arısı arıcı tarafından usulüne uygun şekilde alınarak yeni bir kovana konur.
Mevsimin müsait olduğu zamanlarda ikinci, üçüncü, hatta altıncıya kadar oğul çıkabilir.
Fakat çıkan her oğul kovan nüfusunun azalması ve kovanın gücünü yitirmesi anlamına gelir. Bal verimini yüksek tutmak isteyen arıcı doğal oğul çıkışını engellemek zorundadır. Hiç değilse ilk oğuldan sonra çıkan oğullara izin vermemek gerekir. Çünkü oğul sayısı arttıkça, çıkan oğulların nüfusu azalır. En son çıkan oğullar çoğunlukla kendilerine kışın yetecek besin ve nüfus sayısına ulaşamazlar. Arıcının bu kovanlara bakması gerekir.
İlk çıkan oğulun anası çiftleşmiş olduğu için döllüdür ve hemen yumurtlamaya başlar. Fakat daha sonra çıkan oğulların genç anaları çiftleşmedikleri için, doğumlarından 5 ya da 6 gün sonra döllenme uçuşuna çıkarlar.
OĞUL YAKALAMA
Herne kadar kovandan doğal oğul çıkması modern arıcılık tekniklerine aykırı olsa da, zaman zaman çeşitli nedenlerle doğal oğul çıkışı engellenemez.
Oğul genellikle saat 9-12 arasında çıkar. Yazın sıcak günlerinde daha geç saatlerde çıktığı da görülür.
Kovandan çıkan ilk oğullar anaları yaşlı olduğu için uzağa uçamaz, bu yüzden nispeten arılığın yakınına ve alçak yerlere konarlar. İkinci, üçüncü ve daha sonraki oğullar ise anaları genç olduğu için daha uzaklara uçma ve yükseğe konma eğilimindedirler. Hatta bazen bu oğullar hiç konmayarak doğrudan yeni yuvalarına doğru uçabilirler.
Oğul çıkmaya başladığında arıların konmasını sağlamak için çeşitli yöntemler uygulanır. Teneke çalmak, iki taşı birbirine vurmak, arıların üzerine toprak atmak gibi. Bu yöntemlerin doğru olduğunu savunanlar olduğu gibi sakıncalı olduğunu iddia edenler de vardır. Bizim de uygulayıp başarılı sonuç aldığımız yöntem, çıkan arıların üzerine su serpmektir. Süpürgeyle ya da başka bir yöntemle üzerine su serpilen arılar yağmur yağdığını zannederek, kısa zamanda toplanmaya başlarlar.
Çıkan arı eğer kümelenmek için bir yer bulamazsa uzaklara uçar gider. Bunu engellemek için eğer arılık ve çevresinde ağaç yoksa önlem olarak yere ağaç dalları dikmek gerekir.
Oğul kümesinin alçak ve daha rahat alınabilir yerlere konmasını sağlamak için, konmasını istediğimiz yere oğul otu (melissa) ya da piyasadan alacağımız oğul kokularından sürmek faydalıdır.
Oğul koymayı düşündüğümüz kovanı daha önceden hazırlamak gerekir. Arı kolonisinin sağlıklı olarak yaşayabileceği özelliklere sahip kovana temel petek takılmış çerçeveler konur. Eğer mümkünse 1-2 çerçevenin kabarmış petek olması çok iyi olur. Çerçeveler arasında 2 cm boşluk bırakılır. Bu kabarmış peteklere bal ya da şeker şerbeti sürülürse, arının kovana girmesi ve orayı yuva olarak kabul etmesi daha kolay olur. Eğer mümkün değilse oğul kokusu sürülmüş bir parça pamuk kovan içine bırakılır.
Oğul çıkıp bir yere konduktan sonra zaman geçirmeden, kovana alma çalışmalarına başlamak gerekir. Çünkü belli bir zaman yerinden alınmayan arılar yeni yuvalarına doğru uçarak giderler.
Oğulun konduğu yer çok güneş altıysa muhakkak üzerine temiz bir bez örtülerek gölge yapmak gerekir.
Oğulun konduğu yer alçaksa kovan doğrudan arıların yanına götürülür, arılarla kovan arasına bir bez serilir, arka taraftan duman verilerek arıların bez üzerinden yürüyerek kovana girmeleri sağlanır. Arıları yönlendirmeyi kolaylaştırmak için bir kaz tüyü ya da arıcı fırçasıyla arılar kovana doğru hafifçe süpürülür. Kovandaki balın ya da balmumunun kokusunu alan arılar bir sürü gibi kovana girmeye başlarlar.
Arılar bir kaç metre yükseklikte bir yere konmuşsa, yere genişçe bir bez serilir. Kovan sehpa ya da iskele gibi bir yüksekliğin üzerine konularak arıların altına getirilir. Ya da mümkünse bir kişi kovanı kaldırarak tutar. Dal sert bir silkelenir ve arıların toplu bir şekilde kovanın içine düşmeleri sağlanır.
Kovan yere, bezin üzerine konur ve havada uçuşan diğer arıların da kovana girmesi beklenir. Ana arı kovana girince diğer arılar hiç nazlanmadan yeni yuvalarına girerler. Arıcı kovan etrafındaki arıların hareketlerini takip ederek ana arının girip girmediğini anlayabilir. Eğer arılar tekrar sürü halinde dalda kümelenmeye başlıyorsa burdan ana arının kovanda olmadığı anlaşılır. Bir de ana arı kovana girince, kovan etrafındaki arılar iğnelerini gökyüzüne doğru çevirip kanat çırparak vızıldamaya başlarlar. Havada uçuşan arılar bu hareketi görünce kovana girmeye başlarlar.
Oğulun konduğu yer yüksekte bir ağaç dalı ise, sakıncası yoksa arıları sarsmadan dal yavaşça kesilir. Kovanın önüne genişçe bir bez serilir, bezin bir kenarı kovan giriş tahtasının üzerine doğru konur. Dal yavaşça bezin üzerine silkilir ve bezin üzerine bırakılır. Arılar sürü şeklinde kovana girmeye başlarlar.
Dal kesilemeyecek şekildeyse, uzunca bir sırığın ucuna bir teneke ya da oğul torbası bağlanır. Tenekenin içine bir parça ballı petek yerleştirilir. Teneke uzatılarak arıların altına getirilir, başka bir sırığın yardımıyla ya da merdivenle ağaca çıkarak, dal kuvvetlice silkilir. Teneke veya oğul torbası aşağı indirilerek kovana boşaltılır. Arıların hepsi alınamadıysa bu hareket bir kaç kere tekrarlanır. Anaarının kovana girdiği anlaşılınca kovanın üzeri kapatılır.
Bir başka pratik oğul yakalama yöntemi ise şudur: Eski bir sapsız sepet oğulun üzerine dikkatlice konur, alttan yavaş yavaş duman verilir. Arılar genellikle kapalı ve karanlık yerlere girme eğiliminde olduklarından üstlerine konmuş olan sepetin içinde toplanırlar. Bütün arılar sepete girdikten sonra fazla sarsmamaya dikkat edilerek, sepetin üzeri kapatılır ve arılar yeni kovanlarına konur. Bu yöntem özellikle arılıktan çok uzak mesafeye konmuş olan oğulları yakalayıp geri getirmek için pratiktir.
Arılar kovandan oğula çıkarken kursaklarını balla doldururlar, bu yüzden oğul arıları sakindir ve kolay kolay sokmaz. Bu sayede arıcı rahat rahat çalışabilir.
Oğul yerleştirilen kovan daimi yerine konur ve mümkünse üzeri örtülerek serin kalması sağlanır. Ertesi gün çıtaların arası normal durumlarına getirilir. Arıların zaptetmediği çerçeveler alınarak kovan bölme tahtasıyla bölünür.
OĞUL ENGELLEME YÖNTEMLERİ
Bir arı kolonisinin oğul çıkarma arzusunun nedenleri bilinirse, bunu engellemenin yöntemleri de kendiliğinden ortaya çıkar. Bu nedenler kısaca şunlardır:
1) Arı nüfusu kovan içinde çok sıkıştığı zaman oğul çıkararak bu sıkışıklıktan kurtulmak ister. İçerideki sıkışıklığın en büyük göstergesi ise özellikle günün sıcak saatlerinde arıların uçma tahtasının üzerinden aşağıya salkımlar oluşturarak sarkmalarıdır. Bu o kovanın oğul çıkarma eğiliminin ilk işaretidir.
2) Kovan içi havalandırma çok iyi değilse ya da kovan kızgın güneş altında bulunuyorsa arılar içeride bunalır ve oğul çıkarma eğilimine girer.
3) Ana arının yumurtlama alanlarının bitmesi. Ana arı petekler üzerinde yumurtlayacak boş hücre bulamıyorsa kovan yine oğul eğilimine girer.
4) Oğul çıkarma eğilimi o arı ırkının kalıtımsal bir özelliği olabilir. Bu tür bir özelliği olan arı ırkı kolayca oğul çıkarma eğilimine girer.
Arı kolonisinin oğul çıkarma eğilimini engellemek için alınması gerekli önlemler ise şunlardır:
1) İlkbaharda hızlı kuluçka faaliyeti sonucunda nüfus iyice arttığı için, arılar kuluçkalıkta sıkışmadan ballıkların konulması gerekir.
2) Havaların iyice ısınmasıyla birlikte arıların kovana rahatça girip çıkmalarını sağlamak ve kovan içi havalandırmaya yardımcı olmak için, kovan giriş delikleri sonuna kadar açık hale getirilir. Kovan kızgın güneş altında bırakılmaz gölge altına koymak mümkün değilse, üzeri dal, çalı, ot vesaire ile örtülür.
3) Çok hızlı gelişen ve oğul çıkarma eğilimine gireceği anlaşılan kovanlardan kapalı gözlü yavrulu çerçevelerden alınarak zayıf kovanlara verilir, böylece koloninin çok hızlı gelişmesi yavaşlatılmış olur.
4) Ana arıya yumurtlayacak boş alan sağlanır. Eğer kuluçkalıktaki çerçeveler aşırı yavru ya da aşırı bal depolama yüzünden bloke olmuşsa, bunlar alınarak yerine boş çerçeveler konur. Böylece ana arının rahatlıkla yumurtalarını bırakacağı alanlar sağlanmış olur. Eğer çerçeveler bal yüzünden bloke olmuşsa, bunların yerine kabartılmış petekli çerçeve koymamak gerekir. Çünkü arılar bu çerçeveleri de hemen bal ile doldurarak ana arının yumurtlamasına imkan vermezler. Temel petekli çerçeve takılırsa, petekler kabartıldıkça ana arı yumurtasını koyma imkanı bulur.
Ana arıya bol yumurtlama alanı açmak için kuluçkalıktaki üzeri sırlanmış yavru gözlü çerçevelerden 4-5 tanesi alınarak yerine temel petek takılmış çerçeve konur. Yavrulu petekler ise ballığın ortasına yerleştirilir. Böylece kuluçkalıkta ana arıya yumurtlayacak geniş bir alan yaratılmış olur. Eğer kuluçkalıkla ballık arasına ana ızgarası konursa ana arı üst kata çıkıp yumurtlayamayacağı için, kapalı gözlerden yavrular çıkmaya başladıktan sonra arılar üst kattaki boş peteklere hemen bal doldurmaya başlar.
5) Kuluçkalıktaki çerçeveler haftada bir kontrol edilerek varsa ana arı yüksükleri imha edilir. Ana arı yüksüklerinin yapılmış olması kovanın illaki oğul çıkaracağı anlamına gelmez. Bu yüzden içinde yumurta bulunmayan hücreleri bozmak için zaman harcanmamalıdır. Eğer bu yüksüklerin içine yumurta ve arı sütü bırakılmışsa bu oğul hazırlığının en önemli işaretidir.
Bu yüksükleri imha ederken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi de, kapalı olup olmadıklarıdır. Henüz kapatılmamış üzeri açık olan yüksükler rahatlıkla imha edilebilir. Fakat eğer kapalı ana arı yüksüğü varsa bu o kovanın oğul çıkardığı anlamına gelir. Bu yüzden bütün yüksükleri imha etmek o kovanı ana arısız bırakmak demektir. Kapalı yüksükler görüldüğünde bunlardan 1-2 tanesini seçerek bozmadan bırakmak gerekir. İri, gösterişli ve üzeri pütürlü olan ana memeleri tercih edilmelidir.
Oğul vermek amacıyla yapılan ana arı yüksüklerinin sayısı genelde 10-15 kadardır. Ana arıyı değiştirmek için yapılan yüksükler ise 2-4 tane civarındadır. Oğul için yapılan yüksükler, ana arıdan gizlemek için çerçevelerin dip taraflarında, gizli köşelerinde bulunur. Ana arıyı değiştirme amacıyla yapılan yüksükler ise çerçevenin ortasında, kuluçkanın bol olduğu alanlarda yer alır.
İlk çıkan oğulun hangi kovandan çıktığı görüldüyse, diğer oğulları engellemenin en pratik bir yolu da şudur: Ana kovan yerinden kaldırılıp arılıkta başka bir yere taşınarak, oğul arısı ana kovanın yerine konur. Böylece dışarıdaki tarlacı arılar da oğul kovana dahil olarak koloniyi çok güçlü bir hale getirirler. Tarlacı arılarını kaybettiği için nüfusu iyice azalan ana kovan ise oğul çıkarmaktan vazgeçer.
6) Bazı arılar ırk özelliklerinden dolayı oğul çıkarmaya daha kolay eğilim gösterirler. Bu yüzden oğul eğilimi daha düşük olan ırklarla çalışmak gerekir. Her arıcı kendi arılığındaki oğul çıkarma eğilimi düşük olan kovanları belirlemeli ve bu kovanlardan ürettiği ana arıları diğer kovanlara vererek, kendi arılarının oğul çıkarma eğilimini en düşük seviyeye getirmelidir. Oğul çıkarma eğilimi yüksek kovanların ana arıları ve erkek arıları fırsat buldukça imha edilmelidir.
7) Hızla gelişen kolonilerden suni oğul almak doğal oğul çıkışını engelleyen en önemli uygulamalardan bir tanesidir.
SUNİ OĞUL ALMA
Oğul mevsimi yaklaştığında, doğal oğul çıkışını beklemeden arıcı tarafından alınan oğula suni oğul denir. Suni oğul iki nedenden dolayı alınır. Birincisi büyük oğul mevsiminde hızla gelişen kovanın gelişme hızını azaltarak doğal oğulun çıkışını engellemek için. İkincisi ise kovan sayısını artırmak için. Sebebi ne olursa olsun, suni oğullar iyi huylu, çalışkan, sokucu olmayan, kolayca oğula meyletmeyen ve diğer üstün niteliklere sahip kovanlardan alınmalıdır.
Suni oğulun doğal oğula göre en büyük avantajı, oğul alma zamanına arıcının kendisinin karar vermesidir. Doğal çıkan oğul arısının zamanı önceden kestirilemez ve bazen arıcı arılıkta değilse bu arı kaçar gider. Ya da çok yüksek bir yere konan doğal oğulu almak için saatlerce uğraşmak gerekebilir.
Suni oğulu artık soğukların bittiği ve doğal oğul mevsimine yaklaşık 15-20 gün kaldığı zamanlarda alırsak en verimli sonucu elde ederiz.
Suni oğul alınmış kovanların beslenmesine özel bir önem vermek gerekir.
Genel olarak suni oğul alma uygulamasında iki ana yöntem vardır:
1) Bölme Oğul: Bölme oğulda bir arı kovanın gücü ikiye bölünür. Oğul mevsiminin yaklaştığı günlerde üstün ırk özelliklerine sahip olan ve kuluçkalığı iyice dolmuş bir kovandan suni oğul alımına gidilir. Sıcak bir günde ikindiye doğru kovan açılarak, yavrulu, ballı ve polenli çerçevelerden 4-5 tanesi oğul olarak bölünecek kovana arılarıyla birlikte konur. Bu şekilde suni oğul alındığı zaman ana arı ya ana kovanda, ya da oğul olarak ayrılan kovanda kalır. Bu sırada arıcının ananın hangi kovanda kaldığına dikkat etmesi ve anasız kalan kovanın bir an önce anaya kavuşturulması çalışmalarına başlaması gerekir. Anasız olan kovan eğer uygun yumurta ve larvalar varsa kısa zamanda ana memelerini yaparak yeni anaya sahip olur. Eğer elde varsa yedek ana arı verilebilir ya da başka bir kovandan ana arı memesi kesilerek anasız kovana verilebilir.
İyi beslenirse bölünen her iki kovan da kısa zamanda gelişir.
2) Devşirme Oğul: Bu uygulama da ise birden fazla kovandan alınan arı ve peteklerle yeni bir kovan yapılır. Bu yöntemin avantajı az sayıda çerçeve alındığı için anaç kovanı zayıflatmayışıdır. Devşirme oğul iki veya daha fazla sayıdaki kovandan alınabilir.
Çeşitli yöntemlerle devşirme oğul alınabilir:
a) İki veya daha fazla kovandan birer ikişer ballı, polenli, yavrulu ve arılı çerçeveler alınarak boş bir kovana konur. Arı birleştirme esansı kullanılarak arıların kavga etmeleri önlenir. Bu uygulamada ana arının ana kovanda kalmasına dikkat etmek gerekir. Yeni kovana bilinen usullerle yeni ana arı verilir.
b) Bir kovandan 4-5 yavrulu petek alınır fakat üzerindeki arılar silkilir. Petekler boş bir kovana yerleştirilir. İkinci ana kovan başka bir yere götürülür ve onun yerine içine petekleri koyduğumuz yeni kovan konur. Böylece anaç kovanın dışarıda çalışmaya giden arıları yeni kovanda çalışmaya başlarlar. Bu yöntemde ana arının yanlışlıkla oğula verilmesi ihtimali yoktur. Bu yöntemde yavrular bir kovandan, arılar başka bir kovandan alınmış olur. Bilinen yöntemlerle kısa sürede ana arı vermek gerekir.
c) Boş kovana suni petek takılmış çerçeveler konur. Anaç kovan yerinden kaldırılır ve yerine boş kovan konur. 4-5 çerçeve arı ana arıyla birlikte yeni kovana silkilir. Yer değiştirildiği için ana kovanın dışarıdaki işçi arıları da oğul kovana tabi olurlar. Ana kovana kısa sürede ana arı verilir ayrıca oğul arıyı da güzelce beslemek gerekir.
OĞULLAR
KOVANLARIN OĞUL VERMESİ
Bahar mevsimi arıların çoğalmasına müsait giden senelerde ,kovandaki arı sayısı süratle artarak arı ailesi pek kuvvetlenir.Arılar kovanda pek sıkışık bir duruma girerler.Bu taktirde nesillerin devamı içgüdüsü ile oğul verme hazırlığına geçerler.Bu amaçla ,peteklerin alt veya yan kısımlarına ana bahsinde anlatıldığı üzere ana memeleri yaparak burada ana yetiştirmeye başlarlar.İşte bu ana memelerinin hücresi kapatılıp ta yeni ana çıkmasına birkaç gün kala,kovandaki eski ve yaşlı ana arı,etrafına toplandığı her yaştaki bir kısım arı ile kovandan çıkarak havada bir bulut kümesi gibi 2-5 dakika şaşkın ve kararsız dolaşırlar ve sonra ana arının konduğu bir ağaç dalı ,saçak,duvar gibi yerde ananın etrafında üzüm salkımı gibi toplanırlar.Bu olaya arılar oğul verdi denir.
Bu ilk çıkan oğula birinci oğul denir.Birinci oğuldan 7-8 gün sonra 2.oğul ve aile kuvvetli ise ikinci oğuldan 3-5 gün sonrada 3'ücü ve hatta yine 2-3 gün ara ile 4'üncü 5'inci oğullar çıkabilir.Birinci ve ikinci oğullar kuvvetlidir..bir insan ve hatta at kafası büyüklüğün de salkım halindedir.Ondan sonraki son oğullar azdır.Yaz aylarından evvel Nisan ve Mayıs aylarında çıkan birinci,ikinci oğullar çok kıymetlidir.O sene bol bal ve hatta mevsim iyi giderse bu oğullar da torun oğul verirler.
KOVANLARIN OĞUL VERECEĞİ NASIL ANLAŞILIR ?
Kovan açıldığında peteklerin alt ve yan kısımlarında görülen ana memeleri kovanın oğul vereceğinin en belirgin işaretidir.Oğul verecek kovanların önünde arılar toplanarak kovan gövdesi üzerinde veya uçma tahtası altında yığınakta yaparlar.Bu durum bazen çok sıcak ve rutubetli yaz aylarında da görülebilir ki bunu mutlak oğul verecek diye algılamamalıdır.Akşamleyin kovanlara kulak verip bir iki dakika dinlendiğinde,oğul verecek kovanlarda ördeklerin ötmesine benzer bir şekilde,derinden pek bariz bir seste işitilebilir.Bu anaların sesidir.Oğul arıları kovanı terk ederken kursaklarını bal ile doldurmuş bulunduklarından insanı pek sokmazlar. Korkmamalıdır.Yakalanıp yerleştirildikleri yuvalarında,bu sayede derhal petek inşa etmeye başlarlar.Kuvvetli kovanlar 1 gecede 1 çerçeve temel peteği kabartabilir ve ilk oğul da döllenmiş eski ana bu petek gözlerine o gece yumurta dahi bırakabilir.
OĞULLAR FENNİ KOVANA NASIL YERLEŞTİRİLİR.
Birinci oğulların anası yaşlı olduğundan ,genellikle pek uzaklara gitmez.Kovanın 5-10-20 metre çevresinde bir yere konar. Sonraki oğulların anası genç ve hafif olduklarından daha uzaklara kaçabilirler.Bunun için,kovandan çıkan oğul,daha arılığın üzerinde,şaşkın ve karasız kavisler çizerek,bir istikamete yönelip gitmeden ;Arılıkta varsa oğul otu koparıp yapraklarını elde ezip oğuşturmak veya oğul çeken ilacını uygun bir yere,dala ve hatta havaya püskürtmek onun çok yakın bir yere konmasını %90-95 ihtimalle sağlayabilir.
Halkımız teneke çalmak,toprak atmak gibi davranışlarda bulunurlarsa da bunun önemi ,etkisi yoktur.En iyisi yağmur geliyor hissini vermek için su püskürtmektir.Bu bir maşrapa ile de havaya atılabilir.Ana arının bir kanadını da daha önceden 1/3 oranında kesmek uzaklara kaçmasını önler ise de,ananın toprağa düşüp kalmak ihtimali ile uğraşının güçlüğü nedeni ile önerilmiyor.Herhangi bir nedenle anasını kaybeden bir oğul tekrar eski kovana döner.Oğullar genellikle havanın güzel,sakin ve rüzgarsız olduğu bir günde sabah saat 8'den ,öğleden sonra saat 15-16'ya kadar çıkmaktadır.Sıcak ve nemli havalarda sabah 7'den akşam 18'e kadar çıkabilir.
SUNİ OĞUL NEDİR ?
Arıların tabii oğul vermelerini beklemeyip gözetlemeden,bizzat arıcı tarafından,dilediği zamanda alınan oğula suni oğul denir.
SUNİ OĞUL NASIL ALINIR?
Pek çok yöntemleri vardır.Kuvvetli tek bir kovandan alınabileceği gibi iki ve daha çok kovandan alınabilir.Esas olan her yaştaki arı ve yavrularla 4-6 çerçevelik bir kovancık elde etmektir.10 çerçeveli kovandan alınırsa ,5 çerçeve akşamüzeri arıları ile beraber alınarak diğer kovana konulur.Uzağa götürülecek ise bir çerçeveden de ayrıca arı silkmek faydalıdır.Tarlacı arıların eski kovanlarına dönmemesi için suni oğulları 10-15 gün en az 5 km.lik uzak bir yere götürmek başarılı olur.İki kovandan alınmak gerekirse,birisinden yalnız arı,diğerinden de yalnız yavrulu ballı polenli çerçeve alınır.Suni oğul alındığında muhakkak ki ailenin birisi anasız kalacaktır.Bu anasız,öksüz aileyi analandırmak için şu dört husus göz önüne alınır.a)Hazır ana vermek.b) Yumurta ve günlük kurtluklu çerçeve vermek. c) Zayıf ,analı bir kovanla birleştirme yapmaktır. D) Kapalı gözlü ana memesi vermek.
Sunu oğul alınacak kovan,bol ve iyi yumurtlayan anaya sahip, arıları halim selim munis,bal toplama ve depo edebilme kabiliyeti yüksek,çok ve sık oğul vermeyen,arılıkta arıcının gözdesi iyi cins arılardan olmalıdır.Hırçın ve çok sokucu,yağmacılığa düşkün,8-10 çerçeveden az arı kovanlarından asla suni oğul alınmamalıdır.Yukarıdaki hususlar göz önüne alınarak ,ilkel kovanlardan da yalnız arı almak suretiyle suni oğul alınabilir.
SUNİ OĞULUN FAYDALARI
Biliyoruz ki arıların oğul verme hadisesi yani oğulun kovandan çıkıp dala konması 2-3 dakika gibi kısa bir zamanda olmaktadır.Biz bu kısa zamanda arımızın oğul verdiğini görmediğimiz taktirde ,aylardır büyük ümitlerle beklediğimiz oğulu kaçırabiliriz.Arılarımızdan suni oğul aldığımız taktirde böyle arıcıyı üzücü bir ihtimal mevcut olmaz.
Kuvvetli kovanlarımızdan mevsimin en çok çiçekli zamanında,mesela Nisan'ın ikinci on beşi ve Mayıs ayında sunu oğul alabiliriz.Ve bu sayede de oğul arılarından o sene bol ürün alabiliriz.
Suni oğulları istemediğimiz anda ve mesela boş olduğumuz bir hafta tatilinde alabiliriz. Ve her türlü hazırlığımızı o gün için ihmal edebiliriz.Halbuki beklemediğimiz bir günde çıkan tabii oğul bizi şaşırtabilir.Kovanımız,suni petek takılmış çerçevelerimiz o gün için hazır olmayabilir.Veya o günkü mühim bir işimiz bizi oğulu almaktan vaz geçirebilir.Bu sebepten de suni oğul almak faydalı olur.
Arılarımızın tabii oğul vermelerini beklemeden suni oğul alarak kovanlarımızın sayısını arttırabiliriz.
TABİİ OĞULUN ZARARLARI
Oğul mevsiminde arıcıyı sabahın 8'inden akşamın l6'sına kadar arılıkta beklemeye mecbur eder.Arıcı bu dönemde beklemezse oğullar kaçar gider.
Tabii oğul,anaç kovanın bal verimini son derece azalttığı gibi güve kurtlarının tahribatına en müsait ortamı da hazırlar ve anaç arıyı sönmeye mahkum eder.
Tabii oğul bazen alınması çok güç ve hatta imkansız olan yerlere de konabilir.
Bazen birkaç oğul birbirinin çok yakınına ve hatta üzerine konarak arıcıyı çok müşkül durumda bırakır.
Tabii oğulların çıkmasına 10 gün kala arı ailesinin çalışması çok durgunlaşır.Yavaşlar.Tabii oğulun yapımı bölgenin büyük bal toplama devresine rastlarsa,arıcı çok zarar etmiş olur.
TABİİ OĞULUN İYİ VE FAYDALI YANI YOK MU ?
Elbette var.Yukarıdaki zararlarını göz önüne almazsak tabii oğullarda ki arı mevcudu az bile olsa,oğul kümesinin içinde her yaşta ve her görevi yapacak arılar bulunduğundan,ve kovandan çıkarken kursaklarını bal ile doldurduklarından dolayı ,yeni barınaklarını çok kolay inşa eder ve daha kısa sürede kuvvetlenirler.
Birinci oğuldaki ana arı çiftleşmiş olduğundan,bir gecede yaptığı peteğe,ertesi gün bile yumurta bırakıp ailenin kuvvetlenmesini sağlar.Tüm kovanlardan birinci oğulu alıp ondan sonra oğul almamak çok büyük bir avantajdır.Ayrıca suni,oğuldaki ana arı yetiştirme ,yumurtlamasını bekleme,ana arı ve kafesi edinme,arama ,bulma ,kabul ettirme gibi uğraşılarda yoktur.İyi bir bakım ve besleme ile,zayıf arı oğulları da zamanla mükemmel bir damızlık anaç aile olabilir.